14 Mart 2012 Çarşamba

Ateşyan wants neutral definition of citizenship in new constitution



Ermeni Patriği Ateşyan yeni anayasada "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı" ifadesi istedi

Haber Linki:

İLYAS KOÇ ANKARA 14.03.2012

Armenian Deputy Patriarch Archbishop Aram Ateşyan, who visited the parliamentary sub-committee working on drafting a new constitution for Turkey on Monday, said the Armenian community would like to see a new constitution with no reference to ethnicity in its definition of citizenship, unlike the Ecumenical Greek Orthodox Patriarch Bartholomew, who said that he had no problem being called a Turk during his visit to the commission earlier.

During his visit to the parliamentary Constitutional Reconciliation Sub-committee, Ateşyan said that the purpose of his visit was to present his views as an individual, as well as the demands of Armenian society. “We want a constitution like a mother. Embracing, compassionate and conscientious, like a mother who doesn't discriminate among her children,” he told the commission's members.
The commission has been hearing the views of different civil society groups, and Ateşyan's one-hour visit was part of the meetings with civil society representatives. Ateşyan spoke to journalists after his meeting with commission members, where he noted that this was the first time in the history of the Turkish Republic that an Armenian patriarch was visiting Parliament.

He noted that the demands he voiced concerned all segments of society. Noting that the constitution should serve all equally, he said: “We believe that [the new] constitution will serve this cause. Ninety-five percent of the demands we presented are the same as every other segment's. The small differences are about the issues that concern us as a minority group. After this, it's all up to the committee and the higher commission; they will work and draft the new constitution. I wish them success. Anyone who has an identity [card] issued by the Republic of Turkey and a citizenship number is a citizen of the Republic of Turkey. It is this simple. There is no need to dwell on or emphasize ethnic backgrounds.”

Ateşyan proposed leaving out a definition of citizenship altogether to avoid controversy, or, alternatively, defining citizenship as such, “Anyone who was born within the borders the Republic of Turkey, has citizenship through their parents, or later acquired citizenship, is a Turkish citizen.”
The proposals Ateşyan introduced emphasized freedoms of speech, expression and religion. He also said that members of minority groups did not want privileges but, rather, equal citizenship. The proposals also emphasize that the state should respect religious pluralism and stand at an equal distance to all religions, as well as be completely impartial.

The Armenian community also wants minority schools to be supported by the state, saying that these schools should be given equal access to public funds for education.
Ateşyan's views on citizenship differ from those expressed by Ecumenical Patriarch Bartholomew I in February. During his visit to the commission, Bartholomew also demanded equal citizenship rights but proposed a more ethnic definition of Turkishness, “Anybody who is tied to the Republic of Turkey through citizenship is a Turk.” Often, minority groups in Turkey, both Muslim and non-Muslim, advise against using words that describe a particular ethnic group.

Türkiye Ermeni Patrikliği Genel Vekili Başpiskopos Aram Ateşyan TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na gelerek Ermeni Cemaati'nin önerilerini sundu. Ateşyan, yeni anayasa sunduğu için önerilerde Fener Rum Patriği Barhelemoos'un aksine farklı bir vatandaşlık tanımı istedi. Etnik kimliğe vurgun yapmayan “Türkiye vatandaşlığı” ifadesinin yer aldığı öneride şunlar denildi:  “Tartışma yaratmamak için Anayasada vatandaşlık tanımlamasına hiç yer verilmeyebilir. Vatandaşlık tanımlanacaksa “Türkiye Cumhuriyeti topraklarında (sınırları içerisinde)  doğan, ya da vatandaşlığa geçen veya anne veya babası Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan, herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.” tanımı önerilebilir”
 
Meclise 10 başlık altında sunulan Ermeni Cemaatinin Görüş ve Önerileri adlı raporda Yeni Anayasanın eski Anayasa'nın düzeltilmesi mantığıyla yazılamayacağı ifade edildi. 1982 Anayasasının onlarca kez revize edildiği, ancak bu değişiklikler yaralara merhem olmadığına dikkat çekildi.  Sorunun tek tek maddelerde değil, 1982 Anayasası'nın otoriter ruhunda olduğunun altı çizildi. Öneri olarak ise  “Yeni Anayasa'nın ruhu ise bireyi merkeze alan, demokrat, katılımcı eşitlikçi ve çoğulcu olmalı. Bunun için, geçmişteki anayasal yaklaşımları eleştirel bir bakışla gözden geçiren bir yaklaşımın ürünü olması elzemdir” denildi.
  Raporda başyalangıç kısmı için şu öneriler yer aldı: “Anayasa'nın başlangıç kısmında, kişi hak ve hürriyetlerinin ve onun ayrılmaz bir parçası olan düşünce ve ifade özgürlüğünün, din ve vicdan özgürlüğünün, örgütlenme özgürlüğünün anayasanın esası olduğu, anayasayla güvence altına alındığı, hiçbir gerekçeyle (“Kamu güvenliği”, “Devlet otoritesi”, “Milli çıkar” gibi) sınırlanamayacağı belirtilmelidir. “  
Ayrıcalık değil eşit yurttaşlık istiyoruz

 
Raporda “birinci ana değerimiz eşitliktir” denilerek Azınlıklara mensup vatandaşların ayrıcalıklar, imtiyazlar değil eşit yurttaşlık hakları talep etmekte olduğu belirtildi. Öneri olarak şu ifadenin konması istendi:
“Türkiye Cumhuriyeti'nde hiçbir kişi, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırıma tabi tutulamaz. Devlet, her türlü ayrımcılığın önlenmesi ile yükümlüdür,
Devlet, Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası antlaşmalarla korunan azınlıklara mensup vatandaşların haklarından istifade edebilmeleri için örgütlenmesini güvence altına alır,
Devlet, dezavantajlı, mağdur gruplar açısından eşitlik ilkesinin tam olarak sağlanması için gerekli her türlü düzenlemeyi yapmakla yükümlüdür,
Devlet, eşitlik ve ayrımcılık yasağı ilkelerinin toplumun tüm kesimlerince benimsenmesi ve bu ilkelerin toplumsal seviyede ihlallerinin önüne geçmek için her türlü önleyici, eğitici, düzenleyici ve caydırıcı hukuki ve idari tedbirleri almakla yükümlüdür.”
 
Yeni Anayasa önerileri arasında en dikkat çekici kısımlardan biri de din ve vicdan özgürlüğü başlığında yer alan öneriler oldu. Bu kapsamda Azınlık Cemaat mensuplarının,  yaşadıkları sorunların temelinde Anayasada yazılı din ve vicdan özgürlüğünün yeterince hayata geçirilememiş olduğuna vurgu yapıldı. Bu konuda raporda şu ifadelere yer verildi: “Evrensel Hukuk Normları içinde bu temel hakkın Türkiye Cumhuriyeti tarafından tüm yurttaşlar için gerçek anlamda hayata geçirilmesi hazırlanmakta olan yeni anayasanın temel amaçlarından biri olmalıdır.
Devletin tüm din ve inançlara eşit mesafede durması ve tarafsız davranması, dinsel çoğulculuğa saygı göstermesi, değişik din ve inançların ibadetlerinin yapılabilmesi için gerekli olan kurumsal yapıların oluşturulmasına imkân verecek bir hukuki yapıyı kurmuş olması ve bunun bir gereği olarak da dini kurumların önündeki tüzel kişilik oluşturulması yolundaki engelleri kaldırması gerekmektedir.”
 
Bir diğer öneride ise Azınlık mensuplarının Türkiye Cumhuriyeti'nin taraf olduğu uluslar arası antlaşmalarca korunan hakların tamamından istifade edebilmelerini teminen örgütleyecekleri kurumlara tüzel kişilik tanınacağına ve bu tüzel kişilere eşitlik ilkesi uyarınca muamele edileceğine dair hükümlerin yer alması dile getirildi.
 
Kamu okullarına verilen her türlü destek azınlık okullarına da verilmeli
 
Bir diğer öneri ise eğitim hakkı başlığı altında “Devlet, kamu okullarına verdiği her türlü desteği, kâr amacı gütmeyen, kamu kurumu gibi çalışan azınlık okullarına da vermelidir” şeklinde ifade edildi. Öneride ayrıca “Yeni Anayasa metninde Devletin, azınlık mensuplarının okullarının, eğitim için ayrılan kamusal kaynaklardan eşit şekilde istifade edebilmeleri, eğitim ve öğretimlerini faaliyetlerini sürdürebilmeleri için gerekli kaynağı tahsis edeceği hususuna yer verilmelidir” denildi.
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder